Mirasçılık Belgesinin İptali Davası

Mirasçılık Belgesinin İptali, Mirasçılık belgesinde yer alan bilgilerin gerçekle uyuşmadığı durumlarda mirasçılık belgesinin iptali davası açılabilir. Bu davada yeni bir mirasçılık belgesi düzenlenmesi de talep edilebilir. Bu dava düzenlenen mirasçılık belgesi nedeniyle hakları zarara uğrayan her yasal mirasçı tarafından açılabilir. Atanmış mirasçılar da eğer mirasçılık belgesinde gösterilmişse dava açabileceklerdir.

Bursa Miras Avukatı Gizem Ramazanoğlu

Mirasçılık Belgesi Nasıl Düzenlenir?

Türk Medeni Kanunu’nun 598.maddesine göre başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. Yani mirasçılık belgesi Noterler ve Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından düzenlenmektedir.

Mirasçılık Belgesinde Miras Paylarının Yanlış Gösterilmesi

Mirasçılık belgesinde miras payı oranının yanlış gösterilmesi gibi durumlarda mirasçılık belgesinin iptali davası açılmalıdır.

Mirasçılık Belgesinin İptali İle Yeni Mirasçılık Belgesi Talep Edilebilir Mi?

Mirasçılık belgesinin iptali ile mevcut mirasçılık belgesinin iptali istenmektedir. Buna ek olarak yeni mirasçılık belgesinin verilmesi de talep edilebilmektedir.

Mirasçılık Belgesinin İptali Davasında Görevli Mahkeme

Mirasçılık belgesi verilmesi bir çekişmesiz yargı işi olduğundan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girmektedir. Ancak mirasçılık belgesinin iptali davası çekişmeli yargıya tabi olduğu için görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2012/14417 E.  ,  2012/14849 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki mirasçılık, tereke hukukuna ilişkin davada Kayseri 1.Sulh Hukuk ve Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Kayseri 1.Sulh Hukuk Mahkemesince;Davanın çekişmeli yargı işi olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesi ise; Davanın çekişmesiz yargı işi olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
Somut olayda; davacılar vekili, Kayseri 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.02.2001 tarih, 2001/23 esas, 2001/117 karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesi verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dava iptali istenen mirasçılık belgesinde mirascı olarak gösterilen kişiler aleyhinde açılmış olup, yargılama sonucunda verilecek kararla miras paylarının değişmesi söz konusu olabileceğinden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.nun 4, 382/2 maddesinde de sayılmayan mirasçılık belgesinin iptali davası çekişmeli yargı işi niteliğindedir. Bu halde uyuşmazlığın Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21., 22. ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE , 26.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

7. Hukuk Dairesi         2021/1310 E.  ,  2021/834 K.


“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :…Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 29. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.10.2016 tarihinde verilen dilekçeyle mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir….Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, 22.03.2003 tarihinde vefat eden muris Evantiya Büyükditriadis’in… 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve…Karar sayılı murise ait mirasçılık belgesinde ise müvekkil yerine Hazine’nin mirasçı kabul edilerek miras paylarının dağıtıldığını, Tapu Kanununun 35. maddesinde değişikliklerin olduğunu, müvekkilin mirasçı olmasını engelleyecek hukuki ve fiili bir sınırlama bulunmadığını belirterek… 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve…Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaliyle müvekkilinin murisin mirasçısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davacının Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlıktan çıkarıldığını ve Yunan vatandaşlığına geçtiğini, murisin öldüğü tarihte Tapu Kanununun 35. maddesine göre Yunanistan ile Türkiye arasında gayrimenkul edinme yönünden karşılıklı gayrimenkul edinme anlaşması olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi,…Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK’nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda “taraflarca hazırlama ilkesi” geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re’sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi sözkonusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve…Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali istendiğine göre, ilk derece mahkemesince bu mirasçılık belgesinde yer alan tüm mirasçılara husumet yöneltilerek yargılama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, bölge adliye mahkemesince de istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin…Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

14. Hukuk Dairesi         2018/328 E.  ,  2021/2152 K.


“İçtihat Metni”



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/09/2013 gününde verilen dilekçe ile nüfus tespit, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, Sakarya 4. Noterliğinden verilen 17/09/2013 tarih 21813 yevmiye numaralı mirasçılık belgesinde müvekkillerinin mirasbırakanı …’in nüfus kaydı olmayan …isimli kızına miras payı verilmediğini, murise ve kızı….’ya Malkara ilçesi,… Köyünde bulunan 375, 376, 377, 446, 447, 848, 849, 860, 1267, 1268, 1799, 1800 ve 1801 parsellerde verilen iskan hakkına ilişkin kayıtların Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünden temin edilerek Mehmet’in Fatma isimli kızının bilgilerine ulaşılabileceğini, tapulama tutanaklarında bahsedilen ancak nüfus kaydı olmayan …kızı…’ya… soyadı verilerek mirasbırakan …’in mirasçısı ve kızı olduğunun tespiti ile bu hususun nüfus kaydına tescilini, Sakarya 4. Noterliğinin 17/09/2013 tarih… yevmiye numaralı mirasçılık belgesinin iptali ile Fatma’nın miras payının da düzenleneceği yeni bir mirasçılık belgesi verilmesini, taleplerinin nüfus kayıtlarında düzeltme ve tescil gerektirdiğinden nüfus müdürlüğünün davalı yanda davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …, …, …, …, mirasbırakan …’in Yugoslavya’dan Türkiye’ye geldiği esnada … isimli bir çocuğunun bulunduğunu kabul etmiştir.
Dahili davalı … temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme davanın kısmen kabulü ile Malkara ilçesi,… 375, 376, 377, 446, 447, 848, 849, 860, 1267, 1268, 1799, 1800 ve 1801 parsellerde ismi yer alan …Kızı …’nın …’in kızı olduğunun tespitine,…’ya “…” soy isminin verilmesi ile …’in hanesine kaydının yapılmasına, bu hususta nüfus müdürlüğüne yazı yazılmasına, veraset ilamın iptali talebinin reddine karar vermiştir.
Hükmü davalı … temsilcisi temyiz etmiştir.
Dava, nüfusta kaydı olmayan kişinin nüfusa tescili, nüfus kaydında düzeltme, tespit, noter tarafından düzenlenen mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin olup; temyiz incelemesine konu uyuşmazlık, yerel yazımdan önce ölmesi nedeni ile nüfusta kaydı bulunmayan kişinin tescili, nüfus kaydında düzeltme ve tespit istemine ilişkindir.
Yürürlükten kaldırılan; 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununun 5. maddesinde “Yazım kurullarının insan oturan yerleri birer birer gezip ev halkından evde bulunanları görmeleri suretiyle yapılır.”, 6. maddesinde “Bölgelerinde; yazım yapılacağı ilan edilen günlerde o bölge halkının evlerinde oturmaları mecburidir.” Nüfus Yazımı Yönetmeliği’nin 14. maddesinde “Yazılacak kişinin görülmesi esastır. Ancak, yazım sırasında öğrenim, ticaret, hastalık, askerlik, hapislik, görev başında olma, tatilde bulunma, yurt içinde veya dışında yolculuk, yurt dışında işçi olarak bulunma gibi geçici sebeplerle ikametgahı dışında bulunan aile bireyleri 12 nci maddede sayılan belgelere dayanılarak ailenin diğer mensupları tarafından yapılacak beyanlara göre gıyaben yazılırlar.” hükümleri yer almıştır. Yersel yazımdan önce ölenler yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca aile kütüklerine alınmamıştır. Açıklanan nedenle, yersel yazımdan önce ölmüş olan kişinin nüfusa tesciline karar verilmesi doğru değildir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 14. maddesine göre; nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk Vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Aynı Kanunun 36/c maddesinde tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalarda karine teşkil edeceği düzenlenmek sureti ile tespit davalarına yer verilmiştir. Dolayısı ile ölü kişinin nüfus kaydına tescil ya da nüfus kaydında düzeltme talep edilmesi durumunda, kapalı kayıt üzerinde herhangi bir işlem (tescil/düzeltme) yapılamaz ise de “çoğun içinde az da vardır” kuralı doğrultusunda tespit hükmü kurulabilir.
Öte yandan, tapu kayıt malikinin davacıların iddia ettiği kişi ile aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanmaksızın hüküm kurulamaz.
Davacı dava dilekçesinde, eldeki davayı ileride ikame edilecek tapuda isim tashihi davası için açtığını belirtmiş ve husumeti nüfus müdürlüğüne yöneltmiştir. Talep aşılarak nüfusta kayıtlı olmayan kişiye ilişkin tapu kaydında düzeltme sonucu doğuracak şekilde ve yetersiz araştırma ile yetinilerek karar verilemez. Nitekim iddianın ispatına ilişkin yeterli araştırmalar yapıldıktan sonra ve talep olması halinde dahi, dava konusu taşınmazların malik hanesinde adı geçen kişinin davacıların iddia ettiği kişi ile aynı kişi olduğunun tespiti ile yetinilerek karar verileceği, taşınmazların tapu kaydında düzeltme sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.04.2015 tarih 2015/5288 Esas, 2015/5912 sayılı Kararında da belirtildiği üzere yerleşik içtihattır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı ve yetersiz inceleme ile verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

4. Hukuk Dairesi         2017/766 E.  ,  2021/395 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.11.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve nüfus kaydının düzeltilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, mirasçılık belgesinin iptali ve nüfus kaydının iptaline dair verilen 28.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan …, … ve … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, evliliğin butlanı suretiyle nüfus kaydının düzeltilmesi ve mirasçılık belgesinin iptali isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların murisi …’ın 12/01/1966 tarihinde vefat ettiğini, bir kısım davalıların müteveffa annesi …’nın miras bırakan …’la evli iken … isimli bir çocukları olduğunu, çocuğun doğumundan kısa bir süre sonra ve …’ın ölüm tarihinden önce boşandıklarını, ancak bu kaydın nüfusa ihmal suretiyle işlenmediğini, boşandıktan sonra … … ile evlenen …’nin bu evliliğinden de üç çocuğu olduğunu, …’nın aynı anda iki erkeğin nikahı altında göründüğünü, bu durumun mutlak butlan sebebi olduğunu, …’in, …’nin önceki eşinden boşandığına güvenerek kendisiyle evlendiğini, bu nedenle ikinci eşin iyi niyetinin korunması gerektiğini, böylece ilk evliliğin yok, ikinci evliliğin ise sahih kabul edilmesi gerektiğini, davalılardan …, … ve … …’ün …’ın mirasçısı olmadığı halde anneleri …’nin yasal mirasçısı sıfatıyla … Sulh Hukuk Mahkemesi 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı ilamı ile …’ın mirasçısı olduklarına dair veraset belgesi aldıklarını, veraset belgesi düzenlenirken …’nin …’ın ölümünden önce onunla olan evliliğinin sona erdiğinin gözardı edildiğini, bu nedenle bir kısım davalıların murisi … ile … arasında nüfus kaydında görünen evliliğin mutlak butlanı ile kendisine ait nüfus kaydının düzeltilerek tek bir kayıt altına alınmasını ve … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan …, muris …’ın evliliğin butlanına karar verilmeden önce öldüğünü, evlilik ölümle sona erdiğinden butlanına karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/380 Esas-2010/970 Karar sayılı veraset ilamının iptaline ölen … kimlik numaralı …’nın … ili, … ilçesi, … Köyü, Cilt No 34, Hane No 55, BSN 13’deki nüfus kaydının iptaline ve diğer taleplerin reddine hükmedilmiştir.
Hükmü, davalılardan …, … ve … birlikte temyiz etmiştir.
Mirasçılık belgesinin iptali davalarında, davacı taraf miras bırakanın mirasçısı olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini ve pay verilmediğini veya mirasçı gösterilmesine rağmen mirastan kendisine olması gerekenden daha az pay verildiğini, bu nedenle önceki günlü mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu tür davalarda da miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesinde “hakim, Türk hukukunu resen uygular.” ve aynı Kanunun 31. maddesinde “hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olaya gelince; davacılar vekili aynı dava dilekçesi ile … ile … arasındaki evliliğin butlanına ve mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, nüfus kaydının iptali ile mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin hüküm kurulmuştur. Hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesindeki düzenleme uyarınca hakimin davayı aydınlatma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda davacının talebinin, evliliğin butlanı yahut nüfus kaydının iptaline dair olduğunun anlaşılması ile ardından ilgili talebin bu davadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedilmesi ve mahkemece görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
… Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline yönelik davanın ise HMK m165. gereğince ayrılan davanın sonucuna talik edilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece belirtilen süreç takip edilmeksizin ve ilgili kararlar alınmadan tensip zaptı ile davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılmasına dair karar verildiği halde yargılamanın genel görevli mahkemede yapılmak suretiyle karara bağlandığı anlaşıldığından görev hususunun açıklığı kavuşturulmamış olması ve çelişki yaratılması da doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir